Erich Scheurmann-Göğü Delen Adam


Erich Scheurmann-Göğü Delen Adam

Çoğumuz hayatımızı, çevremizdeki insanların davranış biçimini, aile ve arkadaşlık bağlarımızı, çalışma koşullarımızı,,, sorgulamadan, bomboş yaşayıp gidiyoruz. Hoşumuza gitmeyen biri ya da bir durumla karşılaşınca "Hangi çağda yaşıyoruz? Bu nasıl medeniyetsizliktir!" diye yakınıyoruz. Peki övündüğümüz medeni, çağdaş ve modern sandığımız dünyamıza dışarıdan bakabilmek, başka bir bakış açısıyla bakıp, görebilmek mümkün mü? Göğü Delen Adam kitabının yazarı Erich Scheurmann a göre bunu bizim medeni olarak bile adlandırmadığımız ve hatta sırf dış görünüşlerine bakarak çoğu zaman küçümsediğimiz, dışladığımız, ilkel olduklarını düşündüğümüz insanlar sadece yapabilir. Bize göre gayet normal, olağan gelen ayrıntılar bambaşka bir hayatı yaşayan insanların gözüne nasıl da ilginç ve tuhaf görülebilir diye araştırmış yazar ve işte bu kitapla da bizlere, bizden çok farklı bir insanın bakış açısıyla yaşadığımız modern hayatın eleştirisini sunmuş. Bizim medeniyet adını verdiğimiz bu topraklardan çok uzakta, Büyük Okyanus' un güneyinde, Samoa Adaları' nda yaşayan Polenizyalı halkların şefi Tuivaii' nin ağzından dinliyoruz meseleyi.
Halkının lideri olan Tuivaii dünyanın birçok yerini geziyor, hiç alışık olmadığı ve yadırgadığı olaylara, insanlara tanık oluyor. Avrupada da yaşamış olan kabile şefi, bu edindiği tecrübelerle halkına bir mektup ve notlar yazıyor. Kitabın formatı bu mektupların toplanmasıyla oluşmakta.
Doğal hayatı son doruğuna kadar yaşayan ve doğanın mükemmelliği, yalınlığı içinde hüküm süren, medeniyet formatı atılmamış bir toplulukla, bizim modern dediğimiz hayatın ne kadar farklı olduğuna şahit oluyorsunuz. Bizi gözlemleyen, farklı bir medeniyete sahip bir insanın, kültürümüze hangi bakışlarla baktığını öğrenmek istiyorsanız bu kitabı okumalısınız. Doğallığını yitirmemiş yerlilerden kabile şefi Tuivaii, halkına yazdığı mektuplarda Avrupalıların, biz beyazların; giyimine, para tutkusuna, zaman ve mekan vurgusuna, mesleklerimize, birbirimizden uzak ve soğuk tavırlarımıza, birbirimize selam verip, almaktan aciz halimize, makineleşen dünyamıza, taş binalardaki yalnızlığımıza... kısacası hayatımızın her noktasına eleştiride bulunuyor. Kitabı okurken çoğu zaman o toplulukla yer değiştirme şansına sahip olmayı dilemedim desem yalan olur. Ayrıca din ve Hristiyanlık konuları hakkında da ilginç tespitleri var. Modernleşen Avrupalıların, Hristiyanlığı bir araç ve gösteriş amaçlı olarak kullandıklarını iddia ediyor. Avrupalı misyonerler içi boşaltılmış bir dini topluma yaymaya çalışıyorlar kabile şefine göre.
Günden güne makineleşip, ruhsuzlaşan bu hayatımıza en büyük eleştiridir Göğü Delen Adam. Şimdi çoğu medeniyet, uygarlık tutkunları bu bakış açısını saçma ve hatta aptalca bile bulabilirler. Ama eminim içinde azıcık sağduyu ya da tevazu olanlar bu düşüncelere katılacaklar. Kitabı bitirdikten sonra kendilerini gözden geçirme, oturup düşünme ihtiyacı hissedecekler. Kendilerini geliştirmek isteyecek ve hatta duyarlı bir insansa en yakınındaki insanlarla bir diyalog kurma çabasına girecekler. ( Ben kitabı okuduğum 2 gün boyunca böyle hissettim çünkü.) Kitaptaki tarif edildiği şekliyle doğru hayatı yaşamak, doğru insan olarak yaşamak herhangi bir eğitime değil, doğal bir yalınlığa dayanıyor. Sade dili ve akıcı anlatımıyla bir modernizm eleştirisidir Göğü Delen Adam. Farklı bir bakış açısına açık ve kendindeki eksiklikleri olgunlukla kabul edebilecek arkadaşlar için cazip bir kitap...

Yorumlar

Popüler Yayınlar